Äîáğî Ïîæàëîâàòü Ìåæäóíàğîäíîå Åâğàçèéñêîå Äâèæåíèå
Ğàçâèòèå äåòåé İÑÒÅĞ
Îáëà÷íûé ğåíäåğèíã. Áûñòğî è óäîáíî
îò 50 ğóá./÷àñ AnaRender.io
Ó âàñ – äåíüãè. Ó íàñ – ìîùíîñòè. Ñ÷èòàéòå ñ íàìè!
Ïîèñê 
 
                             

25 àïğåëÿ, ÷åòâåğã Íîâîñòè Ğåãèîíû Åâğàçèéñêèé Ñîşç Ìîëîä¸æè Åâğàçèÿ-Ò Åâğàçèéñêîå îáîçğåíèå Àğêòîãåÿ  

Ğàçäåëû
Åâğàçèéñêîå Îáîçğåíè
ÑÌÈ î åâğàçèéñòâå
Íîâîñòè
FAQ
Ìàòåğèàëû
Âûñòóïëåíèÿ Äóãèíà
Èíòåğâüş Äóãèíà
Ñòàòüè Äóãèíà
Êîììşíèêå
Õğîíèêà åâğàçèéñòâà
Òåêñòû
Ïğåññ-êîíôåğåíöèè
Åâğàçèéñêèé äîêóìåíò
Ãåîïîëèòèêà òåğğîğà
Ğóññêèé Ñîáîğ
Åâğàçèéñêàÿ êëàññèêà
Ğåãèîíû
Àíàëèòèêà
Èñëàì
ÑØÀ ïğîòèâ Èğàêà
Åâğàçèéñêàÿ ïîıçèÿ
Âûáîğû è êîíôåññèè
İêîíîìè÷åñêèé Êëóá
Èíòåğâüş Êîğîâèíà
Ñòàòüè Êîğîâèíà
Âûñòóïëåíèÿ Êîğîâèíà
Åâğàçèéñòâî

· Ïğîãğàììà
· Ñòğóêòóğà
· Óñòàâ
· Ğóêîâîäÿùèå îğãàíû
· Áàíêîâñêèå ğåêâèçèòû
· Eurasian Movement (English)


·Åâğàçèéñêàÿ òåîğèÿ â êàğòàõ


Êíèãà À.Ã.Äóãèíà "Ïğîåêò "Åâğàçèÿ" - äîêòğèíàëüíûå ìàòåğèàëû ñîâğåìåííîãî åâğàçèéñòâà


Íîâàÿ êíèãà À.Ã.Äóãèí "Åâğàçèéñêàÿ ìèññèÿ Íóğñóëòàíà Íàçàğáàåâà"

· Åâğàçèéñêèé Âçãëÿä >>
· Åâğàçèéñêèé Ïóòü >>
· Êğàòêèé êóğñ >>
· Åâğàçèéñêàÿ êëàññèêà >>
· Åâğàçèéñêàÿ ïîıçèÿ >>
· Åâğàçèéñêîå âèäåî >>
· Åâğàçèéñêèå ïğåäñòàâèòåëüñòâà >>
· Åâğàçèéñêèé Ãèìí (Ì.Øîñòàêîâè÷) | mp3
· Ï.Ñàâèöêèé
Èäåîëîã Âåëèêîé Åâğàçèè

(ìóçûêàëüíî-ôèëîñîôñêàÿ ïğîãğàììà â mp3, äë. 1 ÷àñ)
Êğàò÷àéøèé êóğñ
Öåëè «Åâğàçèéñêîãî Äâèæåíèÿ»:
- ñïàñòè Ğîññèş-Åâğàçèş êàê ïîëíîöåííûé ãåîïîëèòè÷åñêèé ñóáúåêò
- ïğåäîòâğàòèòü èñ÷åçíîâåíèå Ğîññèè-Åâğàçèè ñ èñòîğè÷åñêîé ñöåíû ïîä äàâëåíèåì âíóòğåííèõ è âíåøíèõ óãğîç

--
Òåìàòè÷åñêèå ïğîåêòû
Èğàíñêèé öåéòíîò [Ïğîòèâ îäíîïîëÿğíîé äèêòàòóğû ÑØÀ]
Ïğèäíåñòğîâñêèé ğóáåæ [Õğîíèêà ñîïğîòèâëåíèÿ]
Òóğöèÿ íà åâğàçèéñêîì âèğàæå [Îñü Ìîñêâà-Àíêàğà]
Óêğàèíñêèé ğàçëîì [Õğîíèêà ğàñïàäà]
Áåëàğóñü åâğàçèéñêàÿ [Åâğàçèéñòâî â Áåëàğóñè]
Ğóññêèå åâğàçèé- öû â Êàçàõñòàíå [Åâğàçèéñêèé ñîşç]
Âåëèêàÿ âîéíà êîíòèíåíòîâ íà Êàâêàçå [Õğîíèêà êîíôëèêòîâ]
ÑØÀ ïğîòèâ Èğàêà [è âñåãî îñòàëüíîãî ìèğà]
Èñëàìñêàÿ óãğîçà èëè óãğîçà Èñëàìó? [Èñëàì]
ĞÏÖ â ïğîñòğàíñòâå Åâğàçèè [Ğóññêèé Íàğîäíûé Ñîáîğ]
Ëèäåğ ìåæäóíàğîäíîãî Åâğàçèéñêîãî Äâèæåíèÿ
· Áèîãğàôèÿ À.Ã.Äóãèíà >>
· Ñòàòüè >>
· Ğå÷è >>
· Èíòåğâüş >>
· Êíèãè >>
Íàøè êîîğäèíàòû
Àäìèíèñòğàöèÿ Ìåæäóíàğîäíîãî "Åâğàçèéñêîãî Äâèæåíèÿ"
Ğîññèÿ, 125375, Ìîñêâà, Òâåğñêàÿ óëèöà, äîì 7, ïîäúåçä 4, îôèñ 605, (ì. Îõîòíûé ğÿä)
Òåëåôîí:
+7(495) 926-68-11
Çäåñü æå â øòàá-êâàğòèğå ÌÅÄ ìîæíî ïğèîáğåñòè âñå êíèãè Äóãèíà, ëèòåğàòóğó ïî ãåîïîëèòèêå, òğàäèöèîíàëèçìó, åâğàçèéñòâó, CD, DVD, VHS ñ ïåğåäà÷àìè, ôèëüìàìè, "Âåõàìè" è âñåâîçìîæíóş åâğàçèéñêóş àòğèáóòèêó.
E-mail:
  • Àäìèíñòğàöèÿ ìåæäóíàğîäíîãî "Åâğàçèéñêîãî Äâèæåíèÿ"
    Ïğåññ-ñëóæáà:
    +7(495) 926-68-11
  • Ïğåññ-öåíòğ ìåæäóíàğîäíîãî "Åâğàçèéñêîãî Äâèæåíèÿ"
  • À.Äóãèí (ïåğñîíàëüíî)
  • Àäìèíèñòğàòîğ ñàéòà
    [ñõåìà ïğîåçäà]
  • Çàêàç êíèã è äèñêîâ.
    Ïî ïî÷òå: 117216, à/ÿ 9, Ìåëåíòüåâó Ñ.Â.

    Èíôîğìàöèîííàÿ ğàññûëêà ìåæäóíàğîäíîãî "Åâğàçèéñêîãî Äâèæåíèÿ"

  • Ññûëêè



    Åâğàçèéñêèé ñîşç ìîëîä¸æè

    Ğóññêàÿ âåùü

    Åâğàçèÿ-ÒÂ
    Ñ÷¸ò÷èêè
    Rambler's Top100



    ..

    Ïğåññ-öåíòğ
    · evrazia - lj-community
    · Ïğåññ-êîíôåğåíöèè
    · Ïğåññ-öåíòğ ÌÅÄ
    · Ôîòîãàëåğåè
    · Êîììşíèêå
    · Àíàëèòèêà
    · Ôîğóì
    Åâğàçèéñêèé ıêîíîìè÷åñêèé êëóá

    Ñòğàòåãè÷åñêèé àëüÿíñ
    (VIII çàñåäàíèå ÅİÊ)
    Ñèììåòğè÷íàÿ ñåòåâàÿ ñòğàòåãèÿ
    (Ñåğãåé Êğèâîøååâ)
    Èçîëÿöèîíèçì íåèçáåæåí
    (Àëåêñåé Æàôÿğîâ)
    İêîíîìè÷åñêèé âåêòîğ òåğğîğèçìà
    (Èëüäàğ Àáäóëàçàäå)

    Âñå ìàòåğèàëû êëóáà

    Ğåéòèíã@Mail.ru
    Aleksandr DuginISLAM'A KARŞI ISLAM Íàïå÷àòàòü òåêóùóş ñòğàíèöó

    ISLAM'A KARŞI ISLAM


    1-İslami Tehdit Miti

    Yeni Dünya Düzeni mimarları tarafından üretilen ve bilinçsiz kitleler arasında yaygın olarak kabul gören çağdaş siyasal mitler arasında en korkunç olanı “tek kaynaklı bir İslami fundamentalizmin varlığı ve onun saldırgan gücü” ile ilgili olanıdır. Bu gücün uygar insanlığı , özellikle de “zengin Kuzeyi” tehdit ettiği düşünülür.

    NATO’nun hala varlığını sürdürüyor olmasını bu örgütün liderleri İslami (veya fundamentalist) tehdidin varlığıyla açıklamaktadırlar. Batı ile Rusya’nın siyasal ve stratejik ilişkilerini belirleyen etmenlerin başında da yine bu argüman yer almaktadır. Bu tehlike karşısında Batı, Rusya’ya kalkan olma görevi vermektedir. NATO temsilcileri ve Washington’un Rusya ile görüşmeleri yürütmek için gönderdiği yetkililer bunun üzerinde sıkça durmaktadırlar... Gerçekte ise her şey görünürdeki durumdan daha farklıdır. Geliştirilen bu konsept Batının, kendi karşısında yer alan potansiyel müttefikleri aralarında çatışmaya sokarak her biriyle ayrı ayrı hesaplaşmayı öngören klasik stratejiye dayalı, reel ve rafineleşmiş operasyonlarını gizlemeye yarayan bir sis bulutu oluşturmaktadır.

    İslam dünyası tek kaynaklı olmaktan çok uzaktır. İçinde dinsel, tarihsel, kültürel akımlar yönünden ve gelişme biçimleri açısından farklılıklar gösteren etkili birkaç jeopolitik düğüm noktası mevcuttur. Bunlardan her biri lokal ve global çapta kendi stratejik çizgilerine sahiptirler ve bunların uygulanması için çabalamaktadırlar. Fundamentalizmle birlikte İslam bir çok akımı ve farklı versiyonları içinde barındırmaktadır. Bundan daha önemli olan şey ise İslami Fundamentalizm kavramı içinde anlaşılan akımların sadece birbirinden farklı değil aynı zamanda birbiriyle karşıt durumda olduklarıdır. Bunları anlamadan ne bugün Çeçenistan, ne de İslam Dünyasının bütününde nelerin olduğunu anlamak mümkün değildir.



    2-İslamın Kutupları

    İslam Dünyasında aktif jeopolitik kutuplar olarak aşağıdaki uygarlık ve siyaset merkezleri göze çarpmaktadır.

    1) Vahhabiliğin sadece yaygın değil aynı zamanda devletin resmi ideolojisi olarak varlığını sürdürdüğü Suudi Arabistan İslam Dünyası içinde önemli bir rol oynamaktadır. Vahhabilik Arap Sünniliğinin son derece moralist püriten, aşırılıkçı yönlerini temsil eder ve mistik içerikten yoksundur. Katı moralizm ve fanatik kuralcılığıyla bu İslam ruhsal ölçütlerini kaybetmiştir. Vahhabiliği “ferisilik” kavramıyla açıklamak uygundur.

    Günümüzde Suudi Vahhabi kutup, petrol şeyhlerinin totaliter yönetimlerinin elindedir. Son zamana kadar Suudi Arabistan Atlantist Batının tartışılmaz müttefiki, ABD’nin Yakın Doğu ve tüm İslam dünyasında güvenilir karakolu durumunda idi.

    2) İkinci kutup birincisiyle her yönüyle zıt yönelimlere sahip Şii İran’dır. Sünni olmalarına rağmen mistik oryantasyonu olan çeşitli gruplar da bu kategoride değerlendirilebilir. Bu grupları Şii-sufi olarak adlandırmak mümkündür. Bu akım tarihsel–düşünsel ve kültürel temelleri açısından Vahhabiliğin antitezi durumundadır. Bu İslam dinamik, vizyoner ve paradoksalisttir. Moral ve dış görünüm ikincil bir öneme sahiptir. Birinci sırada bireysel ve kolektif değişimci tecrübe, kalbi bilgi ve eşyanın merkezine doğru zorlu bir yolculuk yer alır. Genel olarak İranlı ve Şii-Sufi akımları çağdaş İslam içerisinde, jeopolitik olarak “Avrasyalı” ve “Kıtalı” olarak konumlandırmak mümkündür. Kural olarak bu akımlar Batıya ve atlantizme karşı radikal bir hoşnutsuzluk ve Zengin Kuzeyin Büyük Şeytan tarafından desteklenen materyalist/ateist uygarlığına karşı kutsal bir nefret taşımaktadırlar.

    Şu noktayı da vurgulamak gerekiyor. Şii dünyası Yezid tarafından katledilen İmam Hüseyin’i yüksek dini bir otorite olarak görmektedir. Vahhabi geleneği ise adı geçen kişiyi – Yezid - dinsel otoritelerden biri olarak kabul eder. Böylece her yönüyle, dinsel, psikolojik ve jeopolitik karşıtlığın varolduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.

    3) Diğer bir kutbu, İslam sosyalizminin genellikle Baas partisi tarafından temsil edilen (bugün Arap dünyasıyla sınırlı kalan) çeşitli versiyonları oluşturmaktadır. Bu akım Irak, Suriye, Lübnan ve Güney Yemende ayrıca Mısır ve Libya’da son zamanlara kadar çok güçlüydü. Zamanında İslam sosyalizmi jeopolitik olarak SSCB tarafından desteklenmekteydi, ancak onun çöküşünden sonra bu yönelim fundamentalist akımların artan popülaritesi karşısında etkisiz kalmaya başlamıştır. Gelecekte varlığını sürdürebilmesi için diğer İslami hareketlerle kombine olması kaçınılmazdır.

    4) İslam Dünyasının bir diğer güçlü akımını da “aydınlanmacı İslam” temsil eder. Bu akım dinsel ve uygarlıksal yönleriyle geleneksel İslami normlardan tamamıyla yüz çevirmeyi öngörmektedir. Batılı yönetim ve ekonomi modellerinin kopyalanmasına dayanan, seküler, Atlantist, her yönüyle Batıcı, stratejik olarak bağımlı ama aynı zamanda folklorik İslami unsurları içeren bir modeldir bu. İslam dünyasında bu rejimlere verilebilecek en güzel örnek laik Türkiye, Amerikancı Mısır, Pakistan, Cezayir, Tunus ve Fas’tır.

    Yukarıda sayılan İslam’ın dört versiyonu içerdikleri tüm farklılıklara rağmen jeopolitik oryantasyonları yönüyle şöyle tasnif edilebilir: sufi-İranlı akım ve İslam Sosyalizminden geriye kalan akımlar, potansiyel Avrasyalı olarak; Vahhabi ve aydınlanmacı İslam ise Atlantist olarak nitelenebilir. İslam faktörünün gündeme geldiği bir tartışmada yukarıda yaptığımız tasnif göz önüne alınarak neyin kastedildiğini açıklığa kavuşturmak gerekmektedir.

    3-Gizli Jeopolitik Hedefler

    İslamın tek kaynaklı olduğuna dair söylenenler doğru değildir ve propaganda amacıyla ortaya atılmaktadır. Avrasyalı ve Atlantist İslam, Batıcı ve Batı karşıtı İslam vardır. Burada belirleyici kriter Muhammedin dininin mümini olmak değil, inanmanın spesifik yönlerinin nasıl belirdiğidir (vahhabi-sufi karşıtlığında görüldüğü gibi). Yine, seküler siyasal rejimlerinin taşıdığı özellikler değil de, bu ideolojinin yaptığı jeopolitik tercih önem arz etmektedir (özellikle Batıcı-kapitalist “aydınlanmacı İslam’la “İslam sosyalizmi” karşıtlığı gibi).

    Batı, Atlantist oryantasyonlu İslamı destekleyerek, Avrasyalı İslama karşı mücadele etmektedir. Batının, organik olarak Avrasyalı bir güç olan Rusya ile ilgili stratejisi tek anlamlıdır: Rusya’yı potansiyel müttefikiyle anlaşmazlığa düşürmek, aynı zamanda da “İslami görünüme bürünmüş olan Atlantizmi” ve Rusyaya zarar vermek isteyen tüm diğer güçleri desteklemek. Rusya yönetimine dış ve iç politikada Yeni Dünya Düzenini tatmin edecek ilişkiler kurmasını dayatan Amerikalı ve NATOlu stratejistler de aynı formülden yararlanmaktadırlar.

    Rusya’da Batının çıkarları, Atlantist nüfuz casusları (Batıcı lobiler) aracılığıyla savunulmaktadır. Burada liberallerin Çeçen savaşı karşısında takındıkları tavrın neden çelişkili olduğu (jeopolitiği saymazsak) mantıklı bir izaha kavuşmaktadır. Liberaller bir taraftan Rus kitleleri arasında İslam karşıtlığını yaymaya çalışırlarken, diğer taraftan da Avrasya’nın ekseni olan Rusya’ya etkili bir darbe indirmeyi amaçlayan her alanda müslümanlarla birlikte hareket etmektedirler.

    Rus milliyetçilerinin bu korkunç iç savaş karşısındaki tavırlarının da duygusal ve öznel tutumların ve iç çekişmelerin bir yana bırakılarak katı bir jeopolitik yaklaşıma dayalı olması akıllıca olurdu. Ne yazık ki, Batının jeopolitik öz bilinci yüzlerce araştırma merkezi, vakıf ve entelektüel enstitü tarafından oluşturulmaktadır ve kendi politikalarını diğer ülkelerde uygulayan yandaşlarını (Rus liberalleri ve genç reformatörleri dahil) da aynı jeopolitik projelerle donatmaktadırlar. Rus jeopolitik bilinci ise yüzeysel, duygusal, yarım bilgiye dayalı ve gelişmemiş bir durumdadır.

    Milliyetçilerin jeopolitik bilgisizliği , Atlantist planların gerçekleştirilmesini hızlandırırken, halkın ve devletin uyanışını ve organik temelleri olan Avrasya misyonunun hayata geçirilmesini geciktirmektedir.

    4-Çeçenistan’ın İdeolojik Haritası

    Genel hatlarını açıkladığımız tabloya bakarak, son dönemlerde aktif siyasi gözlemcilerin dikkatini çekmeye devam eden, Çeçenistan’daki olayların anlamını çözümleyebiliriz. Burada söz konusu olan, İçkerya olarak adlandırılan ilginç ve tehlikeli jeopolitik oluşumda etki alanlarına sahip olmaya çalışan klan ve grupların basit düşmanlıkları değildir. Bu tür süreçler her toplumda her zaman görülmektedir ancak bu olaylar stratejik içerikten yoksundur. Her dönemde bir grup diğer bir grubu devre dışı bırakmaya çalışır ve bunun başarılabilmesi için çeşitli ideolojik kılıflardan yararlanılır. Ancak bu söylemler kendiliğinden ortaya çıkmaz. Tam tersine ideolojik ve jeopolitik süreçler, siyasetle kariyer edinmek veya kişisel çıkarları için uğraşanların genellikle tamamını kavrayamadıkları katı bir mantığa bağlıdırlar. Bugün Çeçen iç çatışmasının taraflarını oluşturanların da neyin içinde yer aldıklarını ve nelere karşı çıktıklarını tam anlamıyla bilmediklerini varsayabiliriz. Zaten onlardan istenen de bu değildir. Yeterince bilgi sahibi olan güçler ve merkezler her şeyin yeterince farkındadırlar ve bu süreçleri kendi istekleri doğrultusunda sanatkarane bir şekilde yönlendirmeyi bilmektedirler. Burada asıl önemli olan geniş ölçekli jeopolitik veya sosyal sonuçların ne olacağıdır , bunun kimin eliyle gerçekleşeceği ise fazla bir öneme sahip değildir.

    Çeçenistan’daki iç çekişmeler, başlangıçta Rusya karşıtlığı etrafında birleşmiş olan güçlerin radikal farklılıklarından ortaya çıkmıştır. Yerinde bir değerlendirmeyle Moskova taraftarı güçleri (Hasbulatov, Zavgayev...v.d.) İslam sosyalistlerinin konumuyla eşdeğer görmek doğru olacaktır. Ancak Moskova’nın zayıflaması ve bölgede jeopolitik olarak etkinliğini yitirmesi (özellikle kendilerini gizlemeye gerek duymayan Atlantistlerin yönetimi döneminde) bu güçlerin durumunu kaçınılmaz bir yenilgiye dönüştürmüştür. Onlara (ve Moskovaya) karşı üç güç biraraya gelmiştir: ulusal-fundamentalistler, 90 yılları sonuna kadar Türkiye tarafından desteklenenler (aydınlanmacı islamcılık) ve dışarıdan ithal Vahhabi akım. Şuna değinmek gerekir ki geleneksel Çeçen müslümanlığı pratikte sufi kaynaklıdır ve Suudi moralizmine yabancı, Şii ve İranlı modellere ise daha yakındır. Daha açık bir deyişle ithal olmayan Çeçen fundamentalizmi Avrasyalı tonlara sahiptir. Avrasyanın ana ekseni olarak Moskova’ya karşı kayıtsız bir sempati duymamakla beraber, Atlantist ve Batıcı oryantasyonu da reddeder.

    Türkiye tarafından geçmişte desteklenen akımla, Vahhabiliğin temsil ettiği çizgi diğerlerinden farklı bir içeriğe sahiptir. Çeçenistan’ı yeni bir uygarlıksal kontekste itmeye çalışan bu jeopolitik akımlar hiçbir tarihsel ve dinsel kökene sahip değildirler. Çağdaş ve laik Türkiye’nin (NATO üyesi) kendi fundamentalistlerine ve milli güçlerine karşı fazlasıyla sertçe davrandığına işaret etmek gerekiyor. Bu yüzden, İran yönelimli Türk İslamcılarıyla (Bu kişiler kendi ülkeleri olan Türkiye’de kanunsuz addedilmektedirler.) ilişkileri olan Çeçen fundamentalistleri, 90’larda Resmi Ankara’yla ilişkileri olan (açık Atlantist) Çeçen liderlerden ayrı tutmak gerekiyor.

    Başka bir deyişle, bugün gelinen durumda Çeçenlerin, Atlantist İslam’ın (vahhabilik) dayattığı modelin doğuracağı sonuçların, egzotik ve özgün niteliklere sahip olan bu halkın kültürel, uygarlıksal ve dinsel özellikleriyle, - Moskova’nın isteklerini yerine getirmenin doğuracağı sonuçlardan daha fazla - ters düştüğünü kavraması gerekmektedir.

    Bu jeopolitik gerçekliğin fark edilmesi yolunda birinci aşama olarak Vahhabilik taraftarlarıyla karşıtları arasında baş gösteren reel çatışma karşımıza çıkmaktadır.

    5-Afgan Modeli

    İslamcı güçlerin karşıtlığının diğer belirgin örneği de Afganistan savaşında da ortaya çıkmıştır. Orda da farklı kaynaklardan beslenen çeşitli akımlar varlık göstermekteydi.

    1) Necibullah ve Karmal tarafından temsil edilen ve SSCB’nin çöküşüyle etkinliğini kaybeden İslam Sosyalizmi

    2) Geniş mücahit koalisyonu. Bu koalisyon İran oryantasyonlu (genelde sufiler) fundamentalistleri ve resmi Pakistan’ın Atlantist yönetimince desteklenen Vahhabi oryantasyonlu grupları bir arada tutmaktaydı.

    Necibullah’ın düşüşünün ardından asıl çatışma mücahit koalisyonunu oluşturan gruplar arasında yaşanmıştır. Pakistan tarafından desteklenen Taliban hareketi Atlantist bir vektöre sahip idi ve diğer sufi ve İran destekli gruplar – Ahmed Şah Mesud ve Rabbaninin Tacikleri, Özbek Dostuma bağlı olanlar ve Hazarlı Halil’in grupları - Taliban hareketine karşı çıkmışlardır. Atlantist Taliban’ın başarıları karşısında anti Atlantist mücahitler, daha önce yapmaları gereken bir şeyi geç de olsa yaparak, Moskova’yla işbirliği arayışına girmişlerdir.

    Bölgenin jeopolitiğinin yeterince bilinmesiyle Vahhabi ve Taliban faktörünün çok güçlü olmadığı ve asıl savaşın Rahmanov’un İslami sosyalizmiyle İran yönelimli, sufi fundamentalistler arasında geçtiği Tacikistan’daki anlaşmazlıklar da çözüme kavuşabilecekti. Afganistan kaynaklı Tacik direnişi, Afganistan’da sufi mücahitlerin Taliban tarafından yenilgiye uğratıldığı günlerde taleplerinde yumuşamış barış görüşmeleri yapmak için masaya oturmuş ve total başarısızlıklarını gidermek için Moskova’dan stratejik destek talebinde bulunmuştur.

    6- Yeni etap

    ABD’de yeni muhafazakarların iktidara gelmesinden sonra İslam dünyası tümüne meydan okunmuştur. Ortadoğu ve Orta Asya bölgelerini direk kontrol altına almak amacıyla, bütün dünyanın protestolarına rağmen, ABD ve müttefikleri, terörizme karşı mücadele bahanesini kullanarak, Afganistan’ı ve İrak’ı işgal ettiler bu ülkelerde açık atlantist diktatörlük rejimlerini kurdular. Bugün bütün başka müsliman ülkeler de, ilk sırada İran, Sürya ve Suudi Arabistan, yeni ABD saldırılarının tehditi altında yaşamaktadır. Bu arada ABD liderleri beyan ediyorlar ki, yavaş yavaş bütün İslam dünyasında “demokrasi” oluşturulacaktır. Yani yukarıda bahsettiğimiz Islamın birinci versiyonu da artık Batı için tatminkar değildir ve İslam dünyasına alternatif olmayan tek bir seçim teklif edilir: dördüncü versiyonu olan batılaştırılmış layik modeldir. Bu durum bütün İslam dünyasının liderleri tarafından ciddi olarak değerlendirilmelidir ve ilgili sonuçlar bundan çıkarılmalıdır. Yeni Dünya Düzeni yeni etapa geçiyıor. Görüldüğü gibi bu çok acımasız ve uzlaşmasız bir etaptır. Ve ancak müslimanlar değil, dünyanın bütün şu anda daha serbest olan insanlar bu etapı gerektiği gibi karşılamalıdır.

    7- İttifakların Değişmeyen Mantığı

    Jeopolitik düşünce çağdaş dünyayla uyumlu bir düşünme biçimi sunmaktadır. Bizim, jeopolitiğin çıkarım ve metotlarını kabul edip etmememiz bir yana, olayların oluş şekli bizi bu gerçeklikle karşı karşıya getirecektir. Bugün gezegenin tek hakimi durumuna gelen Batının tüm stratejik metotları jeopolitik üzerine kurulmuştur. Hakimiyetinin sağlanamadığı yerlerde Batının jeopolitik talepleri de yeterince karşılanmamaktadır. Ancak bu Batı tarafından uygulanan baskının şiddetini – ki bu baskı son derece gerçek ve etkilidir - azaltmamaktadır.

    Rusya’ya gelince, ülke yöneticilerinin olduğu kadar sıradan vatanseverlerin ve vatandaşlık bilinci yüksek olan halkın doğal jeopolitik tepkiler verebileceği bir bilince ulaşması hayati bir zorunluluktur. Tersinden bakılınca da jeopolitik bilinçsizlik, içinde bulunduğumuz kritik durumda cinayetle eşdeğerdir.

    Jeopolitiğin objektif koşulları açık bir şekilde tüm Avrasyalı güçlerin, etnik, ideolojik, kültürel ve ideolojik aidiyetlerine bakılmaksızın stratejik ittifakını gerekli kılmaktadır. Rusya-İslam ittifakı ve Moskova’nın genel stratejisiyle, İran oryantasyonlu İslam’ın, sufiliğin, yerel, kıtalı ve Batı karşıtı İslam’ın koordinasyonu kendiliğinden gündeme gelmektedir. Bu dış politikada olduğu gibi iç politikadaki projeleri de ilgilendirmektedir.

    Bu genel durumdan yola çıkarak Rus yönetimine ve savunma birimlerine Çeçenistandaki ve genel olarak Kuzey Kafkasyadaki duruma yönelik tutumları konusunda bir çok tavsiyede bulunulabilir. Yakın bir zamana kadar ezeli düşman olarak kabul edilen Çeçen İslam’ı, tarihsel süreci içinde kendi jeopolitik ve uygarlıksal yanlarını ortaya koyacaktır. Bu özellikleri belirleyen temel ise Avrasyalılık tarafından belirlenmiştir.

    Òåëåïàğòèÿ

    Àëåêñàíäğ Äóãèí: Ïîñòôèëîñîôèÿ - íîâàÿ êíèãà Àïîêàëèïñèñà, Russia.ru


    Âàëåğèé Êîğîâèí: Âğåìÿ Ñààêàøâèëè óõîäèò, Georgia Times


    Êğèçèñ - ıòî êîíåö êîå-êîìó. Ìíåíèå Àëåêñàíäğà Äóãèíà, russia.ru


    Êàê íàì îáóñòğîèòü Êàâêàç. Âàëåğèé Êîğîâèí â ıôèğå ïğîãğàììû "Äåëî ïğèíöèïà", ÒÂÖ


    Ñïàñòè Çàïàä îò Âîñòîêà. Àëåêñàíäğ Äóãèí â ıôèğå Russia.Ru


    Êîğîâèí: Ñîáà÷üÿ ïğåäàííîñòü íå ñïàñåò Ñààêàøâèëè. GeorgiaTimes.TV


    Ãëàâíîé öåííîñòüş ÿâëÿåòñÿ ğóññêèé íàğîä. Àëåêñàíäğ Äóãèí â ïğÿìîì ıôèğå "Âåñòè-Äîí"


    Ãîçìàí vs.Êîğîâèí: ÑØÀ ïğîèãğûâàşò Ğîññèè â èíôîğìàöèîííîé âîéíå. ĞÑÍ


    Àëåêñàíäğ Äóãèí: Ğóññêèé ïğîåêò äëÿ Ãğóçèè. Russia.Ru


    4 íîÿáğÿ: Ïğàâûé ìàğø íà ×èñòûõ ïğóäàõ. Êàíàë "Ğîññèÿ 24"

    Ïîëíûé âèäåîàğõèâ

    Ğåàëüíàÿ ñòğàíà: ğåãèîíàëüíîå åâğàçèéñêîå àãåíòñòâî
    Áëîêàäà - ìàíòğà âîéíû
    (Ïğèäíåñòğîâüå)
    ßíòàğíàÿ êîìíàòà
    (Ñàíêò-Ïåòåğáóğã)
    Şã Ğîññèè êàê ïîëèãîí äëÿ òåğğîğèçìà
    (Êàáàğäèíî-Áàëêàğèÿ)
    Ñèìâîëèêà Ğîññèéñêîé Ôåäåğàöèè
    (Ğîññèÿ)
    Êîìó-òî âûãîäíî ğàñêà÷àòü Êàâêàç
    (Êàáàğäèíî-Áàëêàğèÿ)
    Íàğîäû Ñåâåğà
    (Õàáàğîâñêèé êğàé)
    Ïğèäíåñòğîâñêèé ñòÿã Âåëèêîé Åâğàçèè
    (Ïğèäíåñòğîâüå)
    Ñóçäàëü
    (Âëàäèìèğñêàÿ îáëàñòü)
    Âîçâğàùåííàÿ ïàìÿòü
    (Áóğÿòèÿ)
    Áàëàëàéêà
    (Ğîññèÿ)
    ...ğåêëàìíîå

    Âèäû öâåòíîãî ìåòàëëîïğîêàòà
    Âîçäóøíûå çàâåñû
    Òîïàñ 5