Ìåæäóíàğîäíîå Åâğàçèéñêîå Äâèæåíèå
Aleksandr Dugin | Hazarlar Meselesi: Yahudiler ve Avrasya
    20 ñåíòÿáğÿ 2008, 14:33
 

Aleksandr Dugin

Hazarlar Meselesi: Yahudiler ve Avrasya

Mevcut Şemaların Yetersizliği

Yahudi meselesi çağdaşlarımızın zihnini meşgul etmeyi sürdürmektedir. Ne onun suni suskunluğu, ne alelacele savunucu haykırışlar, ne de ilkel Yahudi düşmanlığı bu problemi ortadan kaldırır. Yahudi halkı, dünya tarihinin benzersiz olgularından biridir. Bu halk tamamen özel, sadece kendi dini-ahlâki çizgisine özgü bir yolda bin yılların içinden esrarengiz ve çok anlamlı bir misyonu yerine getirerek açıkça yürümektedir.

Bugün bu mevzuun herhangi ikna edici, tamamen tatmin edici izahı mevcut değildir. Tarihçilerin bir kısmı Yahudi faktörünün Rus ve Sovyet tarihindeki önemini genellikle reddetmek eğilimindeler. Bu, hakikatin kabaca çiğnenmesi dernektir. Sadece, belli başlı Bolşeviklerin ve Sovyet Devleti siyasal elitinin soyadı listelerine bakılması durumunda bile büyük miktarda Yahudi ismi göze çarpar.

20. Yüzyılda Yahudilerin Rusya'daki (SSCB'deki) işlevlerine ilişkin ikinci yaklaşım, nasyonal-vatansever çevrelerimiz için karakteristiktir. Burada Yahudilerin rolünün salt menfi, yıkıcı, tahripkâr olduğu görüşü baskındır. Bu, özellikle eskiden kara güruhçular [çernosotentsy), daha sonra Beyaz Ordu {Belogvardiya) muhitinde popüler olan meşhur "Yahudi komplosu" teorisidir. Köklü muhafazakâr-Yahudi aleyhtarları, bu modeli SSCB'nin yıkılışına da aktarmakta ve aynı zamanda reformcular arasında bu milletten büyük miktarda temsilci olduğuna istinat ederek Yahudileri suçlamaktadırlar. Bu tezin zafiyeti şuradadır ki, aynı halk hem Sovyet Devleti'ni kurmakta ve yıkmakta, hem sosyalist, anti-burjuva konseptlerin ana propagandacısı olmakla, hem de kapitalizmin baş savunucusu olmakla itham edilmektedir. Bundan başka, Yahudi Bolşeviklerin hayat hikayeleriyle önyargısız tamşlık, onların kendi hayatlarını kolaylıkla feda ederek Komünist ideolojisine tamamen samimi şekilde inandıklarını, ve "kinik ve yalancı sabotajcılar" grubuna ilişkin versiyonu ciddiye almanın kabul edilebilir bir yanı yoktur.

Üçüncü yaklaşım Yahudi sever (nihayette, Siyonist) çevrelere hastır. Onlar, Yahudilerin daima ve bütün olaylarda haklı taraf olduğunu; diğer halkların haksız zulümlerinin kurbanları; tüm pozitif, manevi, kültürel ve sosyal değerlerin taşıyıcıları olduklarında ısrar etmektedirler. Bu tutum, Rusya'daki önemli tarihi süreçlerin tamamında Yahudilerin yönetici rolünü kabul etmektedir. Ancak ebedi hakikatin, hayrın, zekanın ve insan severliğin timsali olan Yahudilerin hem Devrimde, hem Sovyet tarihi boyunca, hem de perestroykada olumlu kutbu teşkil ettiklerini önceden iddia etmektedir.

Tüm bu yaklaşımların gözle görülür kusurları vardır. Peki, işin aslı nedir?

Yeni Bir Yaklaşım

Kaydedilmelidir ki, antisemitik ve Siyonist yaklaşımlar, Yahudilerin çağdaş Rus-Sovyet tarihindeki konumlarını izah ederken, bir nevi Yahudilerin derin birliğinden, tarihi refleks ve irade birliğinden hareket etmektedir. Başka bir ifadeyle, Yahudileri diğerleri gibi bir etnisite değil, kendine özgü bir örgüt, parti, tarikat, lobivs. olarak değerlendirme eğilimi meydandadır.

Diğer bir versiyona göre ise, Yahudilerde herhangi bir birlik mevcut değildir. Diğer halklarda olduğu gibi, her bir Yahudi tarihte bir şahsiyet olarak kendi "ben"inden bağımsız şekilde hareket etmektedir. Bu "ben", sadece çevresel, ikincil, psikolojik anlamda etnik faktörce tayin edilmektedir (o halde, antisemitikler ve Siyonistlerin anladığı anlamda "Yahudilik" kavramı geçerliliğini kaybetmektedir).

Tüm bu görüşleri kaydetmekle beraber, bunların bariz yetersizliğinden dolayı başka bir versiyonu teklif ediyoruz. Eğer gerek ferdi ve genel grup yaklaşımı, yani belirsiz çokluk, gerekse de tesanüt hâlindeki birlik konseptleri bizleri tatmin etmiyorsa, o halde ara bir model önermek tabiidir. Yahudilerin içsel ikiliğinden, bu emsalsiz etnisite içinde bir değil, iki iradenin, iki "örgüfün, iki "tarikafın, iki tarihsel refleks merkezinin, iki kurtuluş senaryosunun varlığından bahsetmek anlamlıdır.

Yahudiler Safındaki Doğucular ve Batıcılar

Avrasyaci meşhur yazar Yakov Bromberg, bir zamanlar buna çok benzer bir düşünceyi "Yahudi Doğuculuğu hakkında" isimli makalesinde ileri sürmüştü. Burada Rusya Yahudiliği içinde birbirine aykırı psikolojik ve kültürel arketipleri temsil eden iki düşman grubun açıkça fark edilmesi mevzubahisti. Gruplardan birisi, Hasidik-gelenekselci temayüllüdür. Mistiklik, dini fanatiklik, müfrit idealizm, fedakârlık, hayatın maddi yönüne, mal biriktirmeye ve rasyonalizme karşı derin nefret, bunların ayırıcı vasıllarım teşkil eder. Ancak ortodoks (geçerli, kabul edilmiş, çoğunluğun inandığı) dini çevreden başka, aynı psikolojik tip, sekülerleşerek ateşli devrimciler, Marksistler, Komünistler, narodnikler (halkçılar) ortaya çıkarmıştır. Hele m istik Yahudiliğin bir kolu, sadece soyut Marksistliği ile değil, aynı zamanda Rus halkına karşı derin sempati ve samimi dayanışmasıyla farklılık göstermişti; özellikle Rus köylüleri ve Rus işçileri ile, yani resmi, Çarist ortamla değil, köklü, esas, temel, paralel bir Rusya ile; eski ayincilerin ve mistiklerin, "büyülenmiş Rus hacılarının" Rusya'sıyla.

Bromberg, bu Has idik-Marksist, mistik-sosyalist çevreyi "Yahudi Doğuculuğu" adıyla bir grupta birleştirmektedir. Bu, Yahudilikteki "Avrasyacı fraksiyon"dur. Sovyet döneminin diğer mümtaz tarihçilerinden Mihail Agurski de, Nasyonal Bolşevizmin İdeolojisi isimli çok önemli bir eserinde aynı sonuca varmaktadır. Müellif çalışmasında, Yahudi devrimci çevrelerinde yayılan, Sovyet nasyonal -Bolşevizminin Yahudi kökenli çok sayıdaki mensuplarına, özellikle bu akımın en büyük ideologları İsayi Lejnev ve Vladimir Tan-Bogoraz'a has olan Rus severliğin köklerine dikkatleri çekmektedir. Birçok Yahudi, Bolşevikliği nihayet büyük bir halkla bütünleşmenin ve gettoları terk etmenin bir yolu olarak görmekteydiler. Bolşevikliğe, eskatolojik olarak Rus kurtuluşçuluğunu Avrasya devriminin, sermaye ve sömürünün dışlayıcı yasalarının ortadan kaldırılmasının ortak himayesi altında Yahudi kurtuluşçuluğu ile birleştirmenin bir buluşma çizgisi olarak bakmaktaydılar. Böylece, mistik eğilimli Doğu Avrupa Yahudilerinin (Hasidiklerden Sabetaycılara kadar) müfrit kesimleri Bolşevikler, SR'ler5 ve Marksistler için besleyici bir tabanı teşkil etmekteydi. Kızıl önderlerin çoğunluğunun mistik eskatolojik kurtuluşçu heyecana bürünmüş Hasidik ailelerden ve yörelerden çıkması tesadüfi değildir. Bu yakınlaşmanın zahiri tezalhğına rağmen Hasidik tipli Yahudi köktencisi ile ateist Bolşevik lophımunun ateşli kurucuları arasında tipolojik ve psikolojik sıkı bir bağ mevcuttu. Çünkü her ikisi Yahudiliğin "Avrasyacı", "Doğucu", mistik-irrasyonel kesimine mensuptu.

Bunlara karşı olan grup kendi bünyesinde tamamen farklı bir Yahudi tipini birleştiriyordu: rasyonalist, burjuvan, dine karşı mesafeli; bunun aksine, açgözlülüğe, şahsi zenginleşmeye, mal biriktirmeye, ekonomik faaliyetin rasyonelleştirilmesi ne ihtiraslı şekilde dalmış bir Yahudi tipi. Rromberg'e göre bu, " Yahudi Batıcılığı" idi. Ve yeniden, Yahudi Doğuculuğu örneğinde olduğu gibi, burada da zevahirde birbirine zıt olan pozisyonların kesişmesini görmekteyiz. Bir yanda, aşın Talmudcularm ("Rabbinikler") dini çevreleri bu kategoriye girmektedir. Bunlar Maymonidesçi ortodoks çizgiyi, yani Yahudi dinindeki Aristocu-rasyonel daman tevarüs ettirenlerdir. Vaktiyle bu Talmudcu kamp, ruh ve mitolojik biçimiyle kuru yaratılışçı, Yahudi teolojisine zıt olan Yahudilikteki kabalistik (kabbalah), ateşli mistik eğilimlerle faal surette mücadele etmişlerdi. Daha sonra bunların liderleri, Yahudi mistik heterodoksisinin mesiyanik önderi yarı-Mesih Sabetay Sevi'ye kafi şekilde karşı koymuşlardı. 18. ve 19. yüzyıllarda yine bunların içinde "mitnageûev" (İbranice'de "hasımlar" demektir) adlı bir grup kurulmuştu. Bunlar, Doğu Avrupa Yahudileri arasında aşırı mistisizmin canlanışıyla ve Hasidizmle müthiş pençeleşmekteydiler. Bu cephe, dini rasyonalizme, tüm mistik-mitolojik tortulardan temizlenmiş Talmudcu geleneğe istinat etmekteydi. Yahudilere modernleşmeyi ve sekülerleşmeyi, "hümanizm" ve "Batının ilerici halkları" ile "asimilasyon" hatırına dini ayin ve ananelerden imtina etmeyi teklif eden "Yahudi aydınlanması"nın önderleri olan "haskaRar" da sözü edilen kampa mensup olmaları şaşırtıcı değildi. Rusya'da bu tip Yahudiler, muhafazakâr nominal monarşik-Ortodoks rejime karşı aşırı muhalif hissiyatta olsalar da, Batıcı, liberal konumda bulunuyorlardı. Bu grubun burjuvan, rasyonalist ve demokratik yönelişlerini tamamıyla tatmin eden Şubat Devrimi, onların arzularının doruk noktasıydı. Bolşevik devriminden sonra "Yahudi batıcılığı" genellikle Beyazlan destekledi. Zira Bolşevik liderlerle ırki yakınlığa rağmen, onlar evrensel ve mistik meyilli "Yahudi Doğucular"ı tanımıyorlardı.

Buna benzer olarak, Devrim sırasında Rusların derin arketip özellikleri temelinde "beyazlar" ve "kırmızılar" a bölündükleri gibi, Yahudilik de siyasal anlamda derin bir fayla belirlenmeden çok önce Yahudîlik-içi iki kampa -bir yanda Hasidik-Kabalacı (Bolşevik) ve diğer yanda Talmudcu-rasyonalist (aydınlanmacı, burjuvacı-kapitalist)- ayırmıştı,

O halde, Bromberg ve Agurski'nin tipolojisi, bizim salt mantıki yollarla vardığımız sonuçları tarihi örneklerle tasdik etmektedir: Etnik-dini bir birliği (bu husus da şüphelidir) vücuda getiren Yahudilik, yine de mahiyetçe iki kampa, iki "tarikat" a, iki "cemaat"e, iki tipe ayrılmış bulunmaktadır. Bunlar, belli kritik durumlarda sadece farklılık değil, köklü düşmanlıklar göstermektedirler. Bu kutuplardan her biri mahiyetçe aynı olan dini ve laik ifade biçimlerine sahiptir. "Yahudi Doğuculuğu", "Yahudi Avrasyacılığı" (Bromberg'e göre) veya "Yahudi nasyonal-Bolşcvikliği" (Agurski'ye göre), dini (Hasidizm, Sabetaycılık, kabala) ve laik (Marksizm, devrimci sosyalizm, halkçılık, Bolşeviklik) düzlemleri ihtiva etmektedir.

"Yahudi Batıcılığı" da çift taraflıdır: dini düzlemi Maymonidesçi rasyonalist Talmudculukla (daha sonra anti-Hasidik LitvanyaYahudi liderleri ve"mitnagef merkezleriyle) kesişmekte; laik versiyonu İse, kendini liberal-demokratik, "aydınlanmacı" hümanizmde belli etmektedir.

İki Örnek

Tarafımızdan ortaya konan temel ikilik/düalizm, anlaşılmayan ve diğer açıklayıcı metodolojilerde çelişkili kalan pek çok faktörü derhal açıklamaktadır. Ayrıca, "Yahudi antisemitiz'm" olarak adlanan muammalı olgu da mantıki açıklamaya kavuşmaktadır. Bu bağlamda, Marks'm Lassal'ı tenkit ettiği aşırı Yahudi aleyhtarı (Yudofobik) ifadelen ve genelde Yahudiliği kapitalizmle özdeşleştiren radikal anti-Yahudi ruhlu pasajları artık tamamen anlaşılır olmaktadır. Çünkü kökeni itibarîyle Yahudi olan Marks, geleneksel olarak burjuvaziyi ve kapitalizmi (burada hem felsefi hem de pratik anlamda Yahudiler köşe başlarını tutmakta) kendisinin baş düşmanı olarak gören mistik-Hasidik, mesiyanik tipe mensuptur. "Yahudi Meselesine Dair" başlıklı makalesinde Marks şunları yazmaktaydı: "Yahudiliğin laik temeli nedir?Maddi ihtiyaçlar, menfaatperestlik. Bir Yahudinin yeryüzündeki ideali nedirîKişisel çıkar aramak. Onların dünyevi Tanrısı kimdir? Para... Para. İşte, israil'in gayretkeş ilahı. Yahudiliğin ampirik mahiyeti kendi çıkarını aramaktır."

Diğer bir örnek. Vaktiyle mistik-Sabetaycı Yakov Frank'ın taraftan Kabalacı-Zoharcı (Kabalistlerin Zohar kitabına inanlar) grup, ezeii düşmanları Talmudcuların (Rabbinikler) insana kin besleyen merasimlerini "ifşa ederek" toplu halde Hıristiyanlığa geçmişlerdi. Yahudi tarihçi G. L. Strak, İnsanlığın İnançlarında, ve Batıl İtikatlarında Kan adlı eserinde Frank'ın yandaşiarıyla Talmudcuların çatışmasını şöyle tasvir etmektedir: "1759'da onlar (Frankistter -A.D.) başpiskopos Vratislav Lübenski'ye, bir ceylanın suya susadığı gibi vaftiz edilmeye susadıklarını beyan ettiler. Ve "Talmudcuların putperestlerden daha fazla günahsız Hıristiyan kanı akıttıklarını, buna susadıklarını ve bunu kullandıklarını" ispat etmeyi önerdiler. Aynı zamanda, iskanları için Lemberg'den doğuda, bir yer gösterilmesini istirham ettiler ki, "Talmudcu-meyhanecilerin sarhoşluk yaydıkları, zavallı Hıristiyanların kanını iliğini sömürdükleri ve soyup soğana çevirdikleri yerlerde kendi ellerinin emeği ile yaşayabilsinler. (...) Çok geçmeden müzakerelerden sonra Leh ruhbanlarının ısrarlı ricası üzerine bine yakın Zoharcı vaftiz edildi".

Bu iki misalde değişik düzeylerde seyreden manevi karşıtlığın birliğini görmekteyiz. Ateist Marks, Kapitali "Yahudi" şahsiyeti ile özdeşleştirmekte ve buna istinaden Yahudilere ve "ampirik ilahlarına lanet yağdırmaktadır. "Frankist" mistikler, tüm polemiğin seviyesine uygun olarakTalmudcuları "Hıristiyan kanı içmek"le kınayarak onları tamamen farklı bir mesnetle lanetlemektedirler. Şayan-ı hayrettir ki, Zoharcılarda da sosyal motifler belirmekteydi: "Rabbinikler" Hıristiyanları son kuruşlarına kadar soymaktalar, Zoharcılar ise "kendi ellerinin emeği ile yaşamaya" niyetliler. Mistik-düşünürler, mit yaratanlar, gnostikler, fanatikler ve ruh çağıranların dini ahlâkçılara, katıksız ayincilere, kültsel formalistlere karşı dini çatışması, sezdirmeden ve tabii surette sosyalistlerin kapitalistlerle, Bolşeviklerin liberal-demokratlarla. cepheleşmesine dönüşmektedir.

Yahudiler, Yahudilere Karşı

Geneliikİe Yahudilik, Şubat Devrimi arefesinde mevcut düzene muhalefette tek vücuttu. Bu her iki kesim için de geçerliydi. Yahudi-doğucular kapitalizme ve dini muhafazakârlığa, kültür alanında yabancılaşma ve şekilciliğe direnmekte, devrimci değişimleri ve kurtuluşçu gelişmelerin sihirli döneminin açılmasını özlemekteydiler. Yahüdİ-batıcılar ise, Çarlığı, Batı medeniyeti seviyesine erişmesi gereken geri kalmış, yeteri kadar kapitalist, medeni ve insancıl olmayan bir rejim diye niteleyerek büsbütün farklı sebeplerden dolayı kabul etmemekteydiler. Genelde, bütün Yahudilik, hanedanın devrilmesinde ve devrimin gerekliliğinde hemfikirdi.

Elverişli durum gelip çattığında tüm bu güçlerin toplu hareketiyle Şubat Devrimi gerçekleştirildi. Ancak hemen bunun peşinden galiplerin ordugâhında dinmeyen çelişkiler açığa çıktı. Çarlık rejiminin devrilmesinin ardından ikinci bir bölünme çizgisi (bu defa dahili) bütün çıplaklığıyla kendini belli etti, ve tüm müteakip gelişmeleri bu çizgi belirledi. Şubat Devriminden sonra devrimci ve evrimci güçlerin, solcu doğucular ve solcu batıcıların, Avrasyacılar ve Avrupacıların çelişkileri ön plana çıktı. Yahudiliğin kendi içindeki tiplerin temel düalizmi tüm sarahatiyle açığa vurdu.

Bolşevik kutbu, asıl "Yahudi doğuculuğu"nun temsilcilerini, Hasidik-Sabetaycı tipini, Yahudi komünistleri, Yahudi sosyalistleri, kısacası henüz 18. asrın sonlarında "kendi elinin emeği ile yaşamak" isteyenleri bünyesinde birleştiriyordu. Bu emekçi, eskatolojik, evrensel, çoğu bakımdan Kus sever olan Yahudilik, Rus "solcu emperyalistleri "nin nasyonal-Bolşevik akımları ile dayanışma içi ndeydi. Bu akımlar Ekim Devriminde milli arzuların sonunu değil, başlangıcını; yeni bir kızıl şafağı, iç karartıcı iki yüzyıllık St. Petersburg Sinodunun bereketsiz parodisiyle yitirilen gizli eski ayinci Kitej'in6, Sovyet Rusya'nın (Rus1) ikinci defa doğuşunu görmekteydiler. Velhasıl Bolşeviklikteki Yahudi cereyanı, kökleri Ortaçağın dini tartışmalarına kadar uzanan (Yahudilik için organik olan) büyük bir kesimin tarihi yolunun mantıki ve muzaffer bir tamamlanışıdır.

"Yahudi doğucular"ın bu eskatolojik cemaatinin düşmanları, dünya kapitalistlerinin tamamı, ve özellikle eski Babbinİklerin ampirik (Marks'a göre), laik tecessilmü olan Yahudi burjuvazidir. İşte, birçok Yahudi komüniste de yabancı olmayan çelişkili Bolşevik "antisemitizm"i buradan gelmektedir. Agurski çalışmasında çok ilginç bir hususu ileri sürmektedir: Yahudi Vladimir Tan-Bogoraz, kaba antisemitik vaazı kendisine beis görmeyen Rus Bolşevikinden yana tavır koyduğunda sadece taraf tutmamakta, onu baştan sona doğrulamaktadır. Bu, Zoharcılarla ilgili tarihi nasıl da hatırlatmaktadır!

Diğer taraftan, antisemitizm tersi bir istikamete de yönelebilir. O halde bunun taşıyıcıIanpekaJa Yahudiler, ya da onların idare ettiği siyasiler de olabilir. Örneğin, Churchill'in antisemitik açıklamaları genişçe bilinmektedir. O, Bolşevik önderlerin çoğunluğunun Yahudi kökenli olmasına işaret ederek, "medeniyeti Doğudan tehdit eden Yahudi tehdidf'nden bahsetmekteydi. Bunun yanında Lord Churchil, politik kariyerinde Douglas Reed'in inandırıcı şekilde betimlediği gibi İngiltere ve ABD'deki sağcı-Siyonist çevrelere sırtını yaslamaktaydı. Demek ki, "sağcı" ve "solcu" Yahudilik mevcut olduğu gibi "sağcı" ve "solcu" antisemitizm de sözkonusudur. Şubat Devriminden Ekim Devrimine dek dünya Yahudiliğinin iki parçasının bölünme çizgisi geçmektedir. Belli bir zaman sonra bu düşmanlık, çok acımasız biçimler kazanıştır

Kendi Elinin Emeği İle Yaşamak

Şüphe yok ki, Yahudiler bazı sosyal, iktisadi ve kültürel alanlarda emsalsiz kabiliyetleri ile temayüz etmektedirler. Yüzyıllarca dağınık olma durumu, kadim arzularından, binlerce yıllık dininden, derinlerdeki ahdinden vazgeçmeyi düşünmeyen bu küçük, ama sebatkar, azimli halka birçok şey Öğretmişti. Etraftaki her şeyi muvakkat, uzaklaştırılmış, akıcı nitelikte telakki eden Yahudiler, "daima kendi evinde olma" haliyle her şeyi belli bir gecikmeyle algılayan "büyük halklar"mındüzeyinde cereyan eden devlet ve millet çapında hızla akan süreçlerdeki sosyal felaketlere hemen intibak etmeye imkan veren bir dizi olağanüstü dinamik vasıflar geliştirmişlerdi. Ancak bu melekeler, değişik durumlarda değişik amaçlarla kullanılabilirdi. Şöyle ki, Yahudi Bolşevikler kudretli Sovyet Devleti'nin, sosyal adalet imparatorluğunun, kara jeopolitiğinin Avrasya kalesinin vücuda getirilmesi için tüm, gayretlerini, tüm milli istidatların tüm manevi güçlerini harcadılar. Avrupa, Amerika ve Asya'da dini, mistik, manevi yönden "Doğucu", "Avrasyaci" muhitten gelen Yahudi diasporasının çok sayıdaki unsuru da uzun yıllar Sovyetlerin yapısal istinatgahı, Büyük Avrasya'nın sadık nüfuz araçları, Bolşevik kurtuluşçuluğunun taşıyıcıları oldular. Onlar Komintern'in temelini oluşturdular, dünyanın her köşesinde Moskova'nın güçlü Avrasyacı istihbarat ağını Ördüler. Yine altını çizelim ki, mevzubahis olan sadece Yahudiler değil, Yahudilerin Özel kategorisi, spesifik Yahudi kampı, "Yahudi-Avrasyaalar"dir. Bu arada, belirli bir aşamada bu Yahudiler, Moskova'nın yönetimi (ve yaptırımları) altında Îngiliz-Atlantikçîlerle, sermaye ve liberal demokrasi güçleriyle kıran kırana bir çarpışmaya girerek İsrail Devleti'nin kuruluşunu hazırlamışlardı. Onlar ayrıca İsrail'deki sol güçlerin mihverini oluşturmuşlardı. Bunların çabalarının mahsulü, meşhur kibbutz&aidı. Bunlar, Zoharcı "kendi elinin emeği ile yaşamak" idealini gerçekleştirdiler.

Bütün Yahudileri son derece günahsız kurbanlar olarak sunan Yahudiliğin savunucuları, gerek Lenin, gerekse Stalin tasfiyelerinin sert baskıcı dönemlerinde Yahudilerin yalnızca kurban olmayıp, cellatlık da yaptıklarını; hem de münferit, salt şahsi değil, grup, parti, fraksiyon düzeyinde bunu yaptıklarını hiçbir surette açıklayamıyorlar. Ne antisemitik, ne de Yahudiseverlik çerçevesine oturan bu durum, aslında Sovyetlerin iktidarında da Yahudilikteki iç mücadelenin dinmediği ile; kendi soydaşlarının marifetlerini ve yılan gibi manevralarını ve entrikalara, riyakarlığa, komplolara karşı meyillerini iyi bilen Bolşevik, "Hasidik", "Zohar"cı unsurların Yahudilikteki burjuvacı öğeler, "Yahudi-batıcılar"ın bakiyeleri "Rabbinik" maneviyatın varisleri ve " mitnageûefm fikri halefleri ile acımasız bir şekilde mücadele etmeleri ile izah edilmektedir, işte, tezat buradadır: Merkezde gayet net İzhar edilen antisemitik tasfiyeler ve yanı başında Yahudilerin kendileri durmaktaydı.

Bir Kırılmadan Çöküşe

Yahudi Avrasyacilığının kritik anlarından biri, 1948 yılıdır. O zaman Stalin ve çevresindekiler, kuruluş aşamasında Sovyet liderliğince (bir Hasidik-sosyalist yapı olarak) büyük iştiyakla desteklenen israil Devletİ'nin, ülkede kapitalist-mitnageûeiin üstünlük kazanması nedeniyle burjuva Batının bir aracı hâline geldiği sonucuna varıyorlar. Sovyet Yahudiliğinde de Siyonist temayüller uyanmaya başlamıştı. Bu, inisiyatifin "Batıcı" kesimin geri kalanlarına geçtiği anlamına geliyordu. Bunların köklerinin topyekün kazınması yalnızca görüntüydü ve yaşama kabiliyetleri Yahu di-Avrasyacıların uyanık şüphelerini dahi aşmıştı.

Asrımızın sonundaki olayların gösterdiği gibi bu olay, Sovyet Devleti'ni ve bütün dünyadaki sosyalizmi ölüme götüren bir an oldu. Sovyet önderliğindeki antisemitik eğilimler belli bir sınırı geçtiğinde -bilhassa pratik olarak Lamamı inanmış Avrasyacılardan ve Lavrenti Beriya'ya doğrudan bağlı ajanlardan (bu durum ancak onların yararına delalet etmekte) müteşekkil olan Yahudi Ant ifa şist Komitesi'nin yok edilmesi insanı isyan ettiriciydi- yalnız en dayanıklı Yahudi nasyonal-Bolşevikler Rusofil ve Sovyet- emperyal tavırlarını sarsılmadan sürdürdüler. Genellikle, Yahudi kitlelerin gözünde Avrasyacıların nüfuzu bir hayli zarar gördü. Temel jeopolitik ve ideolojik çizgileri esaslı bir şekilde itibardan düştü. Diğer bir yandan, parti ve askeri çevrelerden iktidarın doruklarına doğru Velikorus ve Malorus unsurlar yükselmeye başladılar. Daha asrın başlarından Yahudi ve Rus Bolşeviklerin manevi birliğinin hamurunda bulunan sol milliyetçiliğin, kurtuluşçu nasyonal-BoIşevizmin heyecanı bunlar için büsbütün anlaşılmazdı. Bu yeni nesil, ya Bolşeviklerce kökü sonuna kadar kurutulmayan Çarlık özel kuvvetler kesiminin "Romanov"cu ordu ruhunu ya da belli oranda düşüncesiz, içgüdüsel antisemitizmle karışık avam halk, işçi-köylü şovenizmini miras edinerek kendilerini Yeni Hakikati yayanlardan daha çok devletçi hissetmekteydiler. Devrimi ve bunun rehberlerinin yüksek manevi, tarihi gayretini bilmeyen bu ordu kadroları, milli siyasetin İnceliğini idrak ede iniyorlardı. Ukrayna kökenliler bahsedilen konuda özellikle umursamazhklarıyla seçilmekteydiler. Buniar belli bir zaman sonra, Kruşçev'le birlikte SSCB'de iktidarın yüksek kademelerini daha da yoğun işgal etmeye başladılar. Gerçi Stalin'in ölümünün hemen ardından Beriya antisemitik "Doktorlar meselesi"ni tamamen durdursa da, artık telafi edilmesi imkansız olan gerçekleşmişti.

Daha sonra kaçınılmaz kırılma yaşandı. Sovyet Hakimiyetinin temel sütunu olan Rus-Yahudi, Avrasyacı-kıtasal, enternasyonal emperyal, kurtuluşçu, devrimci cereyan sarsıldı, halsiz düşürüldü, kendi temelinde biçimsizleştirildi. Devlet, iktidar, iktisadi organizmalar mihaniki faaliyet göstermeye başladı. Kökeninde her zaman değişmeyen gizli ideolojik, metapolitik, temel ilkesel nedenlerin bulunduğu tasfiyeler sona erdi; yerlerini klanların kıpırdanışlan, sosyalizmin tedricen "burjuvalaşması"; onun bayağılığa, küçük burjuva zihniyetine yuvarlanışı aldı. Devrimci eskatolojik heyecan yok oldu. Sovyet Devleti ancak mekaniksel şekilde varolmaya devam etti. Dünya eskatolojik Avrasya devriminin üssü, kudretli, kocaman, kendine özgü, fakat başından beri mevcut olan alemşümul misyonundan mahrum kalarak sıradan bir devlete çevrildi.

Yahudilik düzleminde bu, "Hasidik-Sabetaycı" kampın tam mağlubiyeti, ve birincil rollere yavaş yavaş Yahudi rasyonalistler, Kamçılar, hümanistler, Mitnageûer ve Batıcıların yerleşmesi demekti. Nasyonal Bolşevizmin gizli ittifakı bozuldu, Yahudi doğuculuğu hızlı bir surette marjinalleşti. Etkisi ve konumu feci bir şekilde kırıldı.

Zamanla Yahudi-Bolşevik tipinin kendisi de periferiye doğru yerinden oynatıldı ve SSCB'deki Yahudi cemaatinin başına Maymonidesçi, Taimudcu mezhebin temsilcileri terfi ettirildi; en çok da laik, dünyevileşmiş hümanist-liberal versiyon taraftarları.

Bu burjuvaca, sağcı-Siyonist kanat, o tarihten itibaren yalnızca Sovyet düzeninin yıkımı için çalıştı; sosyalizmin iflasını hazırladı, devasa jeopolitik yapıyı içeriden kemirdi.

Avrasyacı Geleceğe

Yahudi doğuculuğu salt modern, müstesna Sovyet fenomeni sayılmamaktadır. Milli tarihin derinliklerinden kaynaklanmaktadır. Belki de, gerisinde müthiş bir dini veya ırki bir sır yatmaktadır. Ne de olsa, "mitnagef lobisinin, Yahudi batıcılığının zaferinin geri döndürülemez ve topyekün bir olgu olmadığı ve olamadığı şüphe doğurmuyor. Yahudi doğuculuğunun konumunun başka hiçbir zaman bugünkü kadar zayıf ve marjinal olduğu inkar edilemez. Ancak bu tamamıyla yalnızca bir zaman olayı da olabilir. Yahudiliğin belli kısmının milli kimliği, kurban edilmeden, büyük merhametten, gerçeğin ıstıraplı ve idealist arayışından, mistik düşünceden, toplumun karanlık köleci yasalarına, yani piyasa yasalarına ve bencil çıkarlara karşı ikrah doğurucu nefretinden ayrı düşünülemez. Yahudi doğuculuğu, ilk efsanevi Çadiklerin7 alçakgönüllülükteki özverileri ve yüksek fedakarlıkları, ırki ve dini mensubiyete bakmaksızın yakınlara karşı gösterilen pek samimi acıma hissi, adalete ve toplumun adil düzenine yönelik fanatik inanç, ve nihayet, trajik ve çok güzel, seçilmiş de olan, tarihin İlahi halkı olan Rus halkıyla az çok sezilen dayanışması gibi hususlar Yahudiliğin belli bir kesiminden silinip atilamaz, onun emsalsiz mukadderatından ayrılmazdır.

Rus vatanseverlerinin (kısmen haklı) antisemitizmi ve günümüzdeki Rusya Yahudi-liberallcrİnin ana kitlesinin Batıcı, rasyonalist, piyasacı, tahripkâr ve anti-devletçi temayülleri arasında sıkışıp kalan Yahudi doğuculuğu zor dönemlerini yaşamaktadır.

Fakat umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Bu halkın tarihinde daha ağır tecrübeler olmuştur.

Aleksandr Dugin


  
Ìàòåğèàë ğàñïå÷àòàí ñ èíôîğìàöèîííî-àíàëèòè÷åñêîãî ïîğòàëà "Åâğàçèÿ" http://med.org.ru
URL ìàòåğèàëà: http://med.org.ru/article/4074