Ìåæäóíàðîäíîå Åâðàçèéñêîå Äâèæåíèå
Cumhuryet | ''Rossia-3'' | Türkiye, insanlar ülkesi! | 18.01.2007
    18 ÿíâàðÿ 2007, 14:30
 

Türkiye, insanlar ülkesi!

AVRASYA GENÇLİK BİRLİĞİ BAŞKANI PAVEL ZARİFULİN

"Rossia-3"

İşçi Partisi’nin konuğu olarak geçen Aralık sonunda Türkiye’ye gelen Avrasya Gençlik Birliği Başkanı Pavel Zarifulin, internet sitesinde Türkiye izlenimlerini yayınladı. Aynı zamanda Avrasya Hareketi Sekreteri olan Zarifulin’in yazısını, Rövşen Aliyev’in çevirisiyle yayımlıyoruz. Ara başlıklar bize ait.

İNSAN OLMAK KARLI DEĞİL!

Yaşadığımız, insanı tereddüt içinde bırakan bu zamanda, insan olmak kârlı değil. Batı, bunu çizgi filmlerle daha çocukluktan öğretiyor. Örneğin “Şrek”te prenses, yeşil bir yamyama dönüşmeye karar verir, güzel bir Lady’ye değil. “Benim Kardeşim Ayı” adlı Amerikan çizgi filminde baş döndürücü güzellikte bir Hintli kız, Hintli avcının değil, ayının karısı olmayı tercih ediyor ki, daha sonra tantanalı bir şekilde o kız da ayıya dönüşüyor.

POSMODERNİZM İŞTE BU: İNSAN OLMANIN MODASI GEÇTİ!

Postmodern yaklaşımda insan olmak eski moda ve can sıkıcıdır. Peki bizim örnek alacağımız insanlar kimlerdir? AIDS taşıyıcı Kseniya Sobçak mı, memur Riçard Bauer mi, nükleer atık tüccarı Skoramella mı? Bunlar nispeten sempatik olanlar. Herhangi bir metroya inin: Moskova’da, Barselona’da, Paris’te akşamları oradalar- işte onlar, son insanlar. Tabii ki insan olmak istemiyoruz! Nereye kadar! Kim olmak daha kârlıdır? Yamyam, akrep, konuşan araba, Batman, cüce, vampir, hayvanat bahçesinde maymun olmak... İnsan olmak ise istenmiyor.

 

 

 

Ama bu genel, toplumsal bir süreçtir; insanlar değiştiriliyorlar. Örneğin “Naşi” (Bizim) hareketinin öncüleri, yeni yıldan itibaren ömürlerinin sonuna kadar Noel Baba’lar olacaklar, onlar Rusya Federasyonu’ndaki politik iklimin soğukluğunu sembolize edecekler. Noel Baba olmayı bırakırsan, bizden bir kuruş alamazsın! İnsanlara git!

UKRAYNA’DAN BAŞKA KİMİN BAŞKAN ŞREK’İ VAR?

Yine, kardeş-Ukrayna halkı, Başkanlığa gerçek bir Şrek’i seçti, Ukraynaca ifade edersek “lyudojor” (insan yiyen). Yakından görmenizi tavsiye etmiyorum; ben gördüm onu, Ukrayna Sekreterliği’ne saldırıldığı zaman; o bizimle görüşmeler yapıyordu. Lyudojor’un kahverengi yanaklarında delikler vardı, deliklerden dili, diş etleri ve dişleri gözüküyordu. Tabii eğer dış görünüşünü bu kadar becerikli bir şekilde değiştirmeseydi, kimse ama hiç kimse onu seçmezdi. Çevremiz insan dolu, herhangi bir terminalde binlerce insan var.

Acaba başka kimin başkan-Şrek’i var? Hiç kimsenin yok. Ukrayna halkı Yuşçenko’yu bu sebeple seçti ki, herkes onları kıskansın. Bazen, gerçekten, kıskanmamak elde değil.

ABD’DE BAŞKAN, TERMİNATÖR OLACAK!

ABD’de başkan Terminatör olacak, ama yüksek Sacramento çevrelerinde olduğu gibi kravatlı ve tıraşlı değil, patlak gözle, çelikten dökme ve yanıp sönen kırmızı vericilerle. Otomatik silahlarla. O, demokrat ve cumhuriyetçileri barıştıracak. O, çok sayıdaki Arap kabilelerini kendilerine itaat ettirecek. O, Çin’in ekonomik gücünü patlatacak. Onun döneminde gezegenlerarası Amerikan dünyasının şehirlerinde özgür ve dertsiz bir şekilde İnsan-Traktörler ve İnsan-Kobralar, İnsan-Kaplanlar ve İnsan-Kravatlar okuyacak ve yaşayacaklar. Onun döneminde Amerikan çizgi film dünyası rasyonel olana kesin bir şekilde kapanacaktır. Bu, bin yıllık Amerikan Reich’i olacaktır. Terminatör 88!

KENDİ EGEMEN POLİTİK-ETİK ALANINI TERK EDERSEN...

Avrupa Birliği’ne ve postmodernist mucizelerin ileri teknolojik dünyasına girmeye çalışan Türkiye gibi ülkelerin bilmesi gereken şey: Türkiye, kendisi için Mustafa Kemal Atatürk tarafından yaratılan, kendi egemen politik-etik alanını terk etmekle, -tarife, silahlanma standartları, kadın başörtüsü; bunlar hepsi küçük şeyler!- ama insan olmaya devam etmeyeceğiniz kesindir. Eğer inanmıyorsanız- Moskova’ya gelin!

TÜRKİYE: NORMAL İNSANLAR ÜLKESİ!

Eğer insan görmek istiyorsanız, Türkiye’ye gitmeniz lazım. Bu, İnsanlığın son ocaklarından birine bir antropolojik turizm gezisidir. Ben İstanbul’a 1984 yılıymış gibi geliyorum. O yılı, Orwell, SSCB’nin ritüel idamı için belirlemişti. O zaman Sovyetler Birliği’nde insanlar vardı. Canlı, neşeli ve üzgün, iyi ve kötü, yani normal insanlar. Şimdi Türkiye’de olduğu gibi. Ama şimdi Rusya’da öyleleri yok. İnsanlarla konuşan insanlar, bira içen insanlar, çocukların kafalarını okşayan insanlar. Sovyetler’de de öyle insanlar vardı.

ATATÜRK: İNSANCIL TÜRK ATASI

Türkiye’de insanlık rüzgarı esiyor. Türkiye modernite dönemini yaşıyor: Partilere inanıyor, soyut olarak Mustafa Kemal’e inanıyor, insanlara inanıyor. Ama Mustafa Kemal soyut değil. Aile ferdi gibi ve insancıl Türk atasının resmi, canlıymış gibi duvarlarda asılı. 1984 yılında bütün duvarlardaki Lenin’i, insanların bakışlarını, 20 No’lu okulun 1 A sınıfını ve okul günlüğündeki kahverengi keçeli kalemle yazılan notu hatırlıyorum: KONSTANTİN USTİNOVİÇ ÇERNENKO VEFAT ETTİ.

1984 yılında SSCB’de bir insan öldü. Siz öldürdünüz onu! Siz ve ben!

O andan sonra post Sovyet ülkelerinde artık insan yok. ÇİZGİ İnsanlar var. İnsanları mı görmek istiyorsunuz? Türkiye’ye gidin.

İŞÇİ PARTİSİ’YLE, KARDEŞLİK VE İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI İMZALADIK

İstanbul, Aralık 2006. Yazı hatırlatıyor: Her taraf yeşil, güneşli, sokaklarda çocuk sesleri.

Ben ve meslektaşım Ukrayna “Bratstvo” (kardeşlik) partisinin lideri Dmitro Korçinski, İşçi Partisi’nin, Doğu Perinçek’in konuklarıyız.

Ziyaret sırasında, birkaç defa kendimi, benim ve Korçinski’nin insan olmadığımızı düşünürken yakaladım.

Türkler-insanlardır. Mehmet PERİNÇEK (Avrasya Gençlik Birliği Başkanı-Türkiye) insan, gerçek bir yoldaş. Adnan TÜRKKAN (Türkiye Gençlik Birliği Genel Başkanı) Avrasya sloganları altında globalleşme karşıtı Türk solcularını ve sağcılarını birleştirmiştir, biz onlarla kardeşlik, işbirliği ve karşılıklı destek anlaşması imzaladık. İşte o – insan. Kanıyla canıyla- gerçek. İşte Pavel ZARİFULİN (Avrasya Gençlik Birliği Genel Başkanı) ve Dmitro KORÇİNSKİ (Bratsvo Partisi – Kardeşlik Partisi Genel Başkanı), postmodernist Kuzey tarafından anlaşmayı imzalayanlar – insan değiller, Allah bilir ne olduklarını.

İNSAN SÖZCÜKLERİNİN, ASILARAK İNTİHARI!

Bizim aramızda temelli bir fark ve antropolojik bir uçurum var. İnsan sözcükleriyle bunu açıklamak mümkün değil, böyle açıklamalar için insan sözcükleri köhnemişlerdir. İnsan sözcükleri sadece Türkiye ve Çin’de yaşıyorlar. Rusya ve Ukrayna’da insan sözcükleri ya uyuyorlar ya da asılarak intihar etmişlerdir. Veya kendi hayatlarını herhangi bağlamın dışında sürdürüyorlar: Krediler alıyorlar ve Yüksek Rada’da çöreklenmişlerdir.

AMERİKAN TELEBASİLLERİ, TÜRKLERİ YAKIYORLAR!

Milyonlarla post Sovyet turistleri Türkiye’ye insan özelliklerinin kül olmak üzere olan közlerini götürüyorlar, milyarlarla Amerikan tele-basilleri ise uzak mesafeden Türkleri yakıyorlar.

Yirmi yıl sonra, diğer yerlerde olduğu gibi Türkiye’deki insan da ölecek. Ve hiçbir Mustafa Kemal onları kurtaramayacak. Tabii ki Mustafa Kemal portrelerinden çıkıp tekrar düzeni kurtarmayacak. Ama başka Musafa Kemal’ler çıkacak. Başka Türkler. Bu artık başka bir hikaye.

ALİ’NİN KILICI

Örneğin: Topkapı’da Vaftizci Yohanna’dan tut ilk halifelere kadar, onlara ait kutsal kılıçlar var: Ömer’in, Ebu-Bekir’in, Ali’nin. Türkler büyük ilgiyle –hayvanlara bakıyorlarmış gibi- onlara bakarlar. Biz ki her şeyi başka ölçütle ölçeriz: Nadir’in hançerinde zümrüt dolu, Slav Türk kaftanları pırlanta içinde, hiçbir farkları da yok! Halifelerin kılıçları ise çok farklı. Korçinski birden Osman Gazi’nin kılıcının sahte olduğunu iddia etmeye başladı. Belki de Kılıç kendisi söylemiş bunu ona? Zülfikar (Ali’nin kılıcı) çok büyük ve kalın, hatta insan üstü. İnsanlığın Sahibinin Kılıcı. Şii inanışına göre Dünyanın Sonu geldiğinde Mehdi işte bu kılıcı alacak eline.

TÜRK, FARS VE RUS: BİZ BİR İMPARATORLUKTUK

Topkapı’da biz, kendi aramızda, bu kılıcın çalınmasıyla ‘Son’un ne olacağını bileceğiz diye şaka yapıyorduk. Korçinski bize Maşiah hakkında fıkra anlattı. Türkler bu kılıçlara hiç dikkat etmiyorlar. Halbuki onların kendi Türk saygıdeğer posmodernitelerine olan en son nihai ümitleri bu kılıçlarda yatar. Onlar Ali’nin Kılıcını nükleer silaha karşılık Ahmedinecat’a gönderseler. Ebu Bekir’in kılıcını kaldırarak, Osman’ın kılıcını kaldırarak, Ömer’in kılıcını kaldırarak kendi nükleer silahını yapsalar, NATO’dan çıksalar, Şangay İşbirliği Örgütü’ne katılsalar, BÖYLE KILIÇLARA bakarak daha neler yapılmaz! Yeniçeriler örneğiyle Korkunç İvan (İvan Grozny) “opriçnina”yı kurdu. Türk, Fars ve Rus ordu ve devlet giysileri de aynıdır! Aynı kaftan, aynı çizmeler, aynı kılıçlar, aynı sakallar ve aynı şapkalar. Sezgisel olarak, sanki bizim bir ordumuz vardı, sanki biz bir imparatorluktuk. Doğunun İmparatoru.

Galiba bu moda Prester John sarayından gelmektedir.

BİR DÜNYA-AVRASYA DEVRİMİ MEHDİ GİBİ GELECEK!

Korçinski’yi Rusya’ya, beni ise Ukrayna’ya bırakmıyorlar. Bu nedenle de İstanbul’da görüşüyoruz. Türkiye “incognito” (gizli) görüşmeler ve ajan romanlarında buluşmak için ideal bir yerdir. Farklı zamanlarda savaş arabalarında son Rus hakanı ve ünlü maceracı Oleg Svyatoslaviç’in, acımasızca zehirleyerek katleden imparatoriçe Zoya’nın, bütün dönemlerin ve halkların bildiği Hayrettin Barbaros’un ve ünlü Alman bakan- ajan von Papen’in geçtiği sokaklarda gezerken, ister istemez bu uluslararası entrikaların, hain anlaşmaların ve idamların ritmine kapılıyorsun. Biz yeni devrimci bir topluluk kuruyoruz. Modernin ve post Sovyet postmodernin, insan sonrası tutkuların (ateşin) en iyi insanları. Avrasya Rus medeniyetinin ileri gelenleri gurbette buluşarak kadehlerimizi hep aynı şeye kaldırıyoruz – “Devrime!”. Küçük Sofya’dan Büyüğüne doğru yavaş yavaş gezerken, Amerikan baskısının ve her şeyi alt eden Kaos’un dünyasında Aralığın “kara baharını” gözlemleyerek, biz Dünya Avrasya Devrimini seçiyoruz; bir gün Mehdi gibi gelecek, bir kez ve sonsuza kadar.


  
Ìàòåðèàë ðàñïå÷àòàí ñ èíôîðìàöèîííî-àíàëèòè÷åñêîãî ïîðòàëà "Åâðàçèÿ" http://med.org.ru
URL ìàòåðèàëà: http://med.org.ru/article/3478