Ìåæäóíàðîäíîå Åâðàçèéñêîå Äâèæåíèå
''İşçi Partisi'' | Mehmet Bedri Gültekin: Karikatür provokasyonu ile sergilenen emperyalist küstahlık | 13.02.2006
    13 ôåâðàëÿ 2006, 09:06
 
İşçi Partisi

Mehmet Bedri Gültekin: Karikatür provokasyonu ile sergilenen emperyalist küstahlık

"İşçi Partisi"

Hz. Muhammed’in karikatürlerinin bir Danimarka gazetesinde yayınlanmasının ardından yaşanan gelişmeler, emperyalist neo liberal ideolojinin dünyamızı nereye getirmiş olduğunu göstermesi bakımından ibret vericidir.

Dünyamız, farklı dinler, mezhepler, milletler, etnik topluluklar, bölgeler ve devletler arasında düşmanlıkların, habire körüklendiği bir barut fıçısına dönüşmüştür.

Emperyalizm, 20. yüzyılın son çeyreğinde “Yeni Dünya Düzeni” adını verdiği sistemini, dünyaya hakim kılmak için var gücüyle çalıştı. Huntington, Fukuyama gibi ideologlar, bu saldırının teorisini ürettiler.

Bu ideologlara göre “İnsanlık, Büyük Fransız Devrimi ile birlikte milliyetçi, ardından sosyalist ideolojileri benimseyerek bir sapma içine girdi. Bu ideolojiler, insanın doğasına aykırıdır. İnsan doğasına en uygun olan ideoloji, aidiyet duygusudur. İnsan kendisini bir dine, bir mezhebe, bir tarikata, bir bölgeye veya aşirete mensup hisseder. Bin yıllar boyunca hep böyle oldu.

“Son iki yüzyılda ise, milliyetçi ve sosyalist ideolojilerle bu aidiyet (kimlik) bilinci geri plana itildi. Fakat bu geçici bir durumdur. İnsanlık şimdi, yeniden aslına dönüyor.

“Çeşitli alt kimliklerin üstte birleştiği farklı medeniyetler, dünyanın asıl gerçekliğidir. Hristiyan Batı, Müslüman Doğu, Budizmin Hint ve Çin Asya’sı, Afrika ve Latin Amerika; dünyadaki belli başlı medeniyetlerdir. Bunlar arasında uzlaşmaz çelişmeler vardır.

“Önümüzdeki dönemde çatışmalar, bu medeniyetler arasındaki fay kırıklarında yoğunlaşacaktır.”

Emperyalist ülkeler, on yıllar boyunca bu fikirleri propaganda ettiler. Özellikle ezilen dünyada her türlü bölünmeyi desteklediler, kışkırttılar ve örgütlediler. Bütün bu faaliyetler için milyarlarca dolar ayırdılar.

Sonuç; işte şimdi yüzyüze olduğumuz manzaradır.

TANRI VE ŞEYTAN

Medeniyetler çatışması teorisinin mucitleri, kendilerine ait “Anglosakson Hristiyan Medeniyeti”, üstün medeniyet olarak görmektedir.

Onun için emperyalist küstah, kendisi dışındaki bütün halkların inancını, tarihini, kültürünü, geleneklerini, kısacası bütün değerlerini aşağılar.

Bush gibi bazı meczuplar ise üstünlüklerinin; Tanrı tarafından kendilerine bahşedilen bir lütuf olduğuna inanırlar. Kendileri Tanrı’nın, diğer medeniyetler ise şeytanın temsilcisidir.

Danimarka Başbakanı’nın olayların büyümesine yol açan küstah tavrı, basit bir akılsızlık değil, emperyalistlerin genlerine işlemiş olan bu yanlış ideolojinin sonucudur.

Elbette bu ideolojiyi emperyalist çıkarlar şekillendiriyor.

“DİNLER ARASI DİYALOG”

Bu arada “Dinler arası diyalog” adı altında yürütülen çalışmaların, nasıl büyük bir aldatmaca olduğu da açığa çıkmaktadır. Bu propagandayı yapanlar, “medeniyetler çatışması” adını verdikleri tabloyu yaratabilmek için, bir örtüye ihtiyaç duymaktadırlar.

Ekim Devrim’i, Kemalist Devrim ve mazlumlar dünyasında, bu devrimleri takip eden bir dizi devrimin gerçekleştiği üç çeyrek asır boyunca, “dinler arası diyalogdan” bahseden yoktu. Ama, emperyalistlerin kışkırttığı bir iki istisna dışında, farklı dinlere mensup halklar arasında düşmanlık ve çatışma da bu dönemde çok fazla görülmedi.

Küçük bir gözlem; dinler arası diyalog masalı ile, etnik ve dinsel çatışmaların aktörlerinin aynı çevreler olduğunu görmemizi sağlar.

TUZAK

Bu tablodan çıkarılacak büyük bir ders vardır. Karikatür olayında sergilenen emperyalist küstahlığa tepki göstermek gerekir. Ama unutulmamalıdır ki, bu küstahlığın sahipleri, hangi dinden olursa olsun Asya’nın, Afrika’nın ve Latin Amerika’nın bütün mazlumlarına düşmandırlar.

Bush ve diğer emperyalistler İran’a ve Irak halkına düşman oldukları kadar, Chavez’in Venezuela’sına veya Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ne de düşmandırlar.

Dolaysıyla en büyük yanlış, karikatür olayını, Hıristiyanların Müslümanlara saldırısı olarak görmek ve ona göre tepki vermektir. Trabzon’da bir Katolik papazın öldürülmesi tam da böylesine bir tuzağa düşmeyi gösteriyor.

ÇIKIŞ YOLU

Dünyamız, bir avuç asalak emperyalistin sömürü ve tahakkümü altındadır. “Medeniyetler çatışması” veya “Dinler arası diyalog” adı altında üretilen bütün teoriler, bu sömürü ve tahakkümün sürmesi içindir.

Yüzyıllar öncesinin ideolojileri ve örgütleri ile emperyalizmin bu saldırısına karşı konulamaz. Ortaçağ’ın düşünce ve örgütlenme kalıplarına hapsedilmiş ezilenler, emperyalist zorbalar ile baş edemezler.

Kapitalist sömürgeciliğin başladığı 15. yüzyıldan, 20. yüzyıla kadar geçen beş asırlık tecrübe, bu büyük gerçeği kanıtladı. İnsanlık beş asırlık tecrübenin ardından, Ekim Devrimi ve Türk Kurtuluş Savaşı ile emperyalist sömürgecilikten nasıl kurtulacağını öğrendi.

Mazlumların bugün yapması gereken, başarısızlığın ideolojisini bir kenara bırakarak kendilerini başarıya götüren Ekim Devrimi ve Türk Kurtuluş Savaşı’nın ideolojilerine yeniden dört elle sarılmaktır.

Yani dini, dili, rengi ve etnik kimliği ne olursa olsun bütün mazlumlar dünyası, bir avuç emperyalist zorbaya karşı birleşmelidir.


  
Ìàòåðèàë ðàñïå÷àòàí ñ èíôîðìàöèîííî-àíàëèòè÷åñêîãî ïîðòàëà "Åâðàçèÿ" http://med.org.ru
URL ìàòåðèàëà: http://med.org.ru/article/2909